Blog Kategorileri
- Dijital Marka (9)
- Genel (16)
- Girişimcilik (20)
- İmaj Yönetimi (22)
- Kişisel Marka (22)
- Kişisel Stil (12)
- Kurumsal Hayat (21)
- Liderlik (5)
- Marka Pazarlama (12)
- Sosyal Medya (9)
- Sözlü & Sözsüz İletişim (16)
E-Bülten Üyeliği
Pandemiyle gelen hafta sonu yasakları, kapanan mekanlar, insanlarla aramıza giren sosyal mesafeler, yalnızlaşan ve mutsuzlaşan bir toplum olarak birçoğumuza ilaç gibi gelen yeni bir sosyal ağ hayatımıza girdi: Clubhouse
Görüntü ve yazıyla iletişim şansınızın olmadığı Clubhouse ses temelli bir sosyal ağ.
Clubhouse’un kurucuları kim?
Nisan 2020’da kurucu ortakları Paul Davison ve Rohan Seth tarafından San Francisco’da kuruldu. Mayıs 2020’de 12 milyon dolar yatırım aldıktan sonra Aralık ayında 100 milyon dolar piyasa değerine sahip olduğu açıklandı ve o zaman 600.000 kullanıcıya sahipti. Ocak 2021’nin sonlarında B serisi yatırım turunda Andreessen Horowitz ve Kortschak Investments ’dan 100 milyon dolar tutarında yatırım aldı ve 8 ayda unicorn (piyasa değeri 1 milyar dolar olan startup) haline geldi. Henüz herhangi bir gelir modeli olmayan uygulamanın bugün haftalık 2 milyon aktif kullanıcısı var.
Clubhouse nedir?
Clubhouse şu an sadece IOS (Apple) kullanıcılarına açık. Eski iphone’larda da çalışmıyor. IOS 13 ve üzeri işletim sistemi gerekiyor. Android telefon kullanıcıları da henüz uygulamayı indiremiyor. 2020 raporlarına göre dünyadaki akıllı telefon kullanıcılarının sadece %44’ü IOS işletim sistemine sahip olduğunu düşünürsek Clubhouse ciddi bir büyüme potansiyeline sahip. Kurucuların yavaş büyümeyi hedeflemesinden dolayı uzunbir süre daha Android kullanıcılarına açılmayacağı söyleniyor.
Clubhouse’un özellikleri
Clubhouse’da üyelik sadece davetiye ile mümkün. Davet edildikten sonra öncelikle 2 tane davetiye hakkınız oluyor. Sonraki aşamalarda bu sayı daha da artıyor. Davetiye bulamayanlar için şimdiden bazı pazar yerlerinde satılık davetiye görmek mümkün. Bu özelliğiyle daha çok Soho House üyeliğine benzetilebilir. İlk açıldığı dönemler herkesin kolayca üye olamadığı ve sadece yaratıcı sektör çalışanlarının gelmesi beklenen ve referans ile üye olunabilen Soho House, çok kısa bir süre sonra herkesin rahatça girebildiği bir mekân olmuş ve bu da içerde tutmak istediği kitlenin uzaklaşmasına neden olmuştu. Clubhouse ileride nasıl nereye doğru evrilecek hep birlikte göreceğiz.
Özelliklerine dönecek olursak, takip ettiğiniz kişiler ve konular üzerinden karşınıza ilgili sohbet odaları çıkarttığı için kimleri takip ettiğiniz çok önemli. Diğer sosyal medya platformlarındaki gibi ‘cool’ görünmek adına kimseyi takip etmediğiniz takdirde bu uygulamadan istediğiniz verimi alamayabilirsiniz. Yine de çok alakasız odalarla karşılaşmak mümkün. O zaman da ilgili odanın üzerine uzun süre basıp “gizle/hide” dediğinizde ana akışta odaları gezerken bu odayı görmek zorunda kalmıyorsunuz.
Sohbet odalarında dinleyici olarak kalabilir ya da açtığınız odanın moderatörü olabilirsiniz. Kimin konuşacağı gibi odadaki akışı moderatörler yönetiyor. Bu da gereksiz ses kirliliğini engellemiş oluyor. Konuşmak isteyen kişi el kaldırdığında ve moderatör izin verdiğinde konuşma şansı yakalıyorsunuz. Odalar en fazla 5000 kişilik. Sonra gelenler bir kişi çıkana kadar yeniden odaya girmeyi denemek zorunda kalıyor.
En son Elon Musk’ın konuştuğu oda bir anda dolunca ikinci ve üçüncü odalar açılarak ana odadan ses kaydı dinletilen bir yöntem bulunmuştu. Demokraside çareler tükenmez:)
Uygulamanın güzel tarafı,
Ünlü ve fenomenler ile herhangi özel bir durum gerektirmeden gayet keyifli bir sohbet içerisine giyebiliyorsunuz. Bu anlamda herhangi bir hiyerarşinin olmaması platformu daha samimi bir hale getiriyor.
Önemli konulardan biri ise katıldığınız odadaki konuşmayı kaydetmeniz yasak. Bu konuda uygulamadan atılmaya kadar giden sert bir duruşları var. Her şey “anlık” olarak ilerliyor. O an oradaysanız ilgili sohbetlere katılabiliyorsunuz. Bu anlamda çağın hastalığı FOMO (Fear of missing out) endişesiyle saatlerinizi odalarda harcamanız mümkün. 10-15 saat açık odaların olduğunu düşünürsek gününüzü iyi planlanmanızda fayda var.
Ses odaklı bir platform olarak görsel ve yazıya dayanan diğer sosyal ağlardan ayrışan Clubhouse’da ilgi alanlarınıza göre katıldığınız grup networkler üzerinden de yeni kişileri takip edebiliyorsunuz.
Diğer sosyal medya ağlarından ayrışan diğer bir konu ise gizli hale getirebileceğiniz bir profiliniz yok. Şu an için tanınan tek özel durum kendi oluşturduğunuz ve istediğiniz kişileri davet ettiğiniz gizli odalarda sohbet edebilme şansı. Bunun dışında hangi odada bulunduğunuz, ne kadar zaman önce online olduğunuz gibi tüm bilgiler sizin de takip ettiğiniz takipçileriniz tarafından görülebiliyor.
Uygulama hakkında konuşulan odalarda her ne kadar podcast’e benzetilse de podcast’de anlık bir iletişim olmaması (kaydedilip sonra yüklenmesi) nedeniyle oldukça ayrıştığını söyleyebiliriz. Bu konuda yatırımcı Andreessen Horowitz, ses temelli uygulamaların gelecekte video bazlı uygulamalarda olduğu gibi daha pasif formatlardan (audiobook/pdcast gibi) daha interaktif formatlara geçeceğini belirttiği bir rapor da mevcut.
Sesler fikirlerle ilgili olduğundan genellikle daha derin ve entelektüel olarak daha uyarıcıdır ve birinin sesini dinlemek ise oldukça kişisel bir durumdur. Bu yüzden Clubhouse özünde ‘samimiyet’ içeren bir platform olarak görünüyor. Özellikle instagram’da ‘nasıl görünüyorum?’ twitter’da ‘nasıl algılanırım?’ endişesi yaşadığı için daha mesafeli duranlar için yepyeni bir alternatif.
Henüz çok yeni olan uygulamanın yeni özellikleri geldikçe nasıl bir kitle ve deneyime döneceğini bilmiyoruz ama umarız fikirlerin özgürce tartışılabildiği ve twitter gibi trol sorunu yaşanmadan kaliteli network kurulabilen bir platform olarak yaşam döngüsünü devam ettirebilir.
Peki, siz Clubhouse’u denediniz mi?