Blog Kategorileri
- Dijital Marka (9)
- Genel (16)
- Girişimcilik (20)
- İmaj Yönetimi (22)
- Kişisel Marka (22)
- Kişisel Stil (12)
- Kurumsal Hayat (21)
- Liderlik (5)
- Marka Pazarlama (12)
- Sosyal Medya (9)
- Sözlü & Sözsüz İletişim (16)
E-Bülten Üyeliği
Başarılı insanların giyimde “aynılaşma” trendi ve karar yorgunluğu ikilemi
- Kas 25, 2018
- Esra AYTEKİN
- 0 Yorum
Giyimde “aynılaşma” trendi konusunda oldukça soru alıyorum. Özellikle kurum bünyesindeki Y kuşağı çalışanlarının bu trendden oldukça etkilendikleri ve yöneticilerin de bu konuda nasıl hareket edeceklerini bilmedikleri birçok örnek var.
Steve Jobs’ın aynı boğazlı siyah kazak ve kotuyla konunun popüler olmasından bu yana, iş hayatındaki bazı çalışanlar her gün aynı kıyafetleri giyerek kendisini bir şekilde daha büyük bir başarı için hazırladığını düşünüyor. Bunun arkasındaki psikolojik muhakeme, her gün yapmanız gereken temel görevler için (kıyafeti seçme, ne yiyeceğine karar verme vb.) daha az enerji harcarsanız daha önemli kararlar için daha fazla zihinsel güce sahip olabilirsinizdir.
Ama bu doğru mu? Giysilerle ilgili basit kararlar vermeyi bırakmak gerçekten de gün içindeki genel beyin rezervinizi önemli ölçüde etkiliyor mu?
Karar yorgunluğu (Decision Fatigue) daha doğru olarak bilişsel yorgunluk-iyi bilinen bir psikoloji konusudur. İlk olarak travma, gelişimsel bozukluk veya beyin hasarları yüzünden bilişsel engel oluşan kişilerde keşfedilmiştir. Psikologlar, gündelik kararlarla karşı karşıya kaldıklarında, bu tür sorunları veya travması olan kişilerin, genellikle sıradan insanlara göre daha kolay ve hızlı yorulduklarını keşfettiler.
Bununla birlikte, sağlıklı, normal insanlar genellikle aynı bilişsel engellerden etkilenmezler. Sağlıklı bir zihin, günde çok az enerji ile binlerce karar verme yeteneğine sahiptir. Örneğin, ortalama bir kişi gün içerisinde 35.000 karar; araba sürerken dakikada yaklaşık 180 karar verir. Eğer bilişsel olarak sağlıklıysanız tek bir günlük kararı (hatta 10 kararı bile) vermekten kaçınmak genel enerji seviyenize çok fazla etki etmediği gibi gelecekte iyi kararlar vermenizi de engellemeyecektir.
Günlük basit kararlar yorucu mudur?
Bu trendi takip eden bir başka kişi olan Başkan Obama bu teori hakkında şöyle diyor:
“Beni sadece gri veya mavi takım elbiseyle görebilirsiniz. Verdiğim kararları azaltmaya çalışıyorum. Ne giydiğim veya ne yediğimle alakalı kararlar vermek istemiyorum. Zaten gün içinde almam gereken karar sayısı çok fazla.”
Genellikle insanlar “karar yorgunluğu” kavramıyla neredeyse bilinmeyen ve sınırsız seçeneklerle karşı karşıya kaldıklarında yüzleşirler. Çoğu insan yeni bir araba almak veya bir düğünü planlamak gibi bir seçim yapmadan önce verdiği çabanın farkında değildir. Tüm bunlar kümülatif bir etki yaratır ve süreç içerisinde ne kadar uzun süre kalırsanız o kadar yorucu hale gelir.
Iyengar ve Lepper’in 2000 yılında yaptığı araştırmada; kişinin karar aşamasında seçenek sayısı arttıkça satın alma isteğinin azaldığı ve bu karardan duyulan tatminin de düştüğü belirlenmiştir.
Ama konu neredeyse her gün yaptığımız işlere gelince araştırmada bahsedilen karar yorgunluğuyla bu aynı şey değil. Bu karar verme durumu, birçok psikolojik deneyde karar yorgunluğu yaşayan kişilerin aldığı kararlardan niteliksel olarak farklıdır.
Karar yorgunluğu günlük alınan kararlar için bir bahane olmamalı
Bazen herhangi bir konuda -günlük vermeniz gereken kararlar da dahil olmak üzere- karar vermek istemediğinizde “karar yorgunluğu” ile daha çok karşılaşırsınız. Örneğin bazı çalışan kadınlar “Artık akşama ne pişireceğimi düşünmek istemiyorum. Çok yoruluyorum.” diye yakınır.
Böyle zamanlarda başarılı birkaç kişinin hayran kaldığınız (Tabi ki size daha cazip görünen) bir davranışını kolayca benimseyebilirsiniz. Ancak söz konusu olan söylemler bilimsel bir karşılığa sahip olmalı. CEO ve Fortune 500 şirket yöneticileriyle yapılan basit bir araştırma ile bu çok başarılı kişilerin çoğunun her gün aynı kıyafeti giymediğini söyleyebiliriz. Tabi, “aynı” tanımına “takım elbise ve kravatı” eklemediğiniz sürece.
Aynı zamanda bunun tersi de doğrudur.
Birçok başarısız kişi, her gün aynı kıyafetleri giyerek etraflarında pozitif bir etki yaratmada başarısız olurlar. Tabi ki tek başına giysiler, başarılı olmanızı ya da başarınıza anlamlı bir şekilde katkıda bulunmanızı sağlamaz. (Kıyafetleriniz iş yerinizdeki normlara uyduğu sürece). Ama söz konusu etki yaratmaksa bu konuda yardımcı olmadıkları kesin.
Ne giyeceğimizi ya da akşama ne yemek yapacağımız gibi basit konularda karar vermeyi ertelemek bilişsel tembelliğin belirtileridir ve bilişsel rezervinizi oluşturmanıza yardımcı olmaz. Bu da ayrıca böyle popüler bir konunun tamamıyla yanlış anlaşıldığını göstermektedir.
Rutin ve alışkanlıklar değer katar
İnsanlar yaşamlarında belli rutinlerin ve sağlıklı alışkanlıkların değerini anlamaya başladılar. Her gün sabah belli bir rutine sahip olmak beyin ve bedenimize “kalkma zamanı,” “duş alma zamanı gibi sinyaller gönderir.
Ancak “aynı” olmak uğruna aynılığı savunmak (ya da daha kötüsü sizi başarılı yapacağı için aynı olmayı savunmak) altı boş bir hedeftir. Bu; hayatta yapmaktan keyif aldığımız şeylere odaklandıkça mutluluğun doğal olarak geleceğini düşünmek yerine mutluluğu bir hayat amacı haline getirip sürekli kovalayarak elde edeceğini düşünen insanlar gibidir.
Eğer bir helikopter böceğinin peşinden gitmezseniz gelip elinize konar. Mutluluk da böyledir; kovaladıkça ve ona ulaşmak uğruna peşinden koştuğunuz sürece kaçar gider; ne zamanki hayatı dolu dolu yaşar ve tam anlamıyla deneyimlersiniz o zaman mutlu olduğunuzu hissedersiniz.
“Aynılık” kavramını “karar yorgunluğu” konusuna bağlamak bilimsel verileri anlam ifade etmeyen parçalara ayırmak gibidir.
Bu konunun bilimsel tarafı, bir gün boyunca alınan kararlar sonucu bilişsel enerjinin tükenmesinde “iradenin” ne gibi bir bağlantısı olduğu ve bu sistemin nasıl çalıştığıyla ilgilidir. Bilişsel yeteneklerimiz veya rezervlerimiz üzerinde neredeyse hiçbir etkisi olmayan günlük kararlardan vazgeçmekte değil.
Giysi ve psikoloji arasındaki sıkı bağı inceleyen Fransız Psikolog Sarah Stern, hep benzer kıyafetleri giyen, alışverişe çıktığında dolabında bulunan kıyafetlerin aynısını satın alan, belirli renkler dışında başka renkleri giymeyenleri kırılgan kişilikler olarak tanımlıyor. Bu algıyı korumak için kıyafetler üzerinden dokunulmaz ve sert bir kalkan oluşturarak bu dış görüntüyle insanlardan korunmaya çalıştıklarını belirtiyor.
Dolayısıyla başarılı iş insanlarının tercihi gibi görünen giyimde “aynılaşma” trendinin arkasında herhangi bilimsel bir açıklama olmadığını söyleyebiliriz. Bunun daha çok girişimci liderler tarafından benimsemesinin olası nedenini ise bir sonraki yazımda daha detaylı yazacağım.
Ama yine de zorlandığınız kıyafet seçimlerini daha zaman kazandırıcı hale getirmek istiyorsanız işte tüyolar:
Dolabınızı düzenleyerek sadeleştirebilirsiniz. Buna iki yıldan uzun süredir giymediğiniz kıyafetleri çıkartarak başlayın. Yeni rutinler oluşturun mesela akşamdan giymek istediklerinizi hazırlayabilir bu konuda ciddi bir zaman kazanabilirsiniz. Ya da bu konuda uzman birinden gardırop detox ve kombin oluşturma hizmeti almak isteyebilirsiniz. İş hayatının vazgeçilmezi birçok profesyonelin kullandığı kapsül gardırop ise belki de en isabetli karar olacaktır.